30 Ocak 2011 Pazar

Hep Beni Bulur

Şu yukarıda gördüğünüz şey var ya masum duruyor hani otobüs diyoruz ona bugün tam manasıyla canıma okudu .(evet tam uygun tabir bu olsa gerek!)

522st diye geçiyor kendisi .Cevizlibağdan kalkıp son durağı olan Kurtköy'e kadar istikameti var .Cevizlibağ duraklarını bilenler bilir uzuun bir durak sırası vardır tranvaydan inip durakların oraya geldiğinde ilk başta Bakırköy durakları falan olur hah işte en sonda da bizim 522 .Sırtımda koca bir çanta yetmezmiş gibi sürekli omzumdan düşen bir laptop çantasıyla koştura koştura gitmeye çalışırken önüme çıkan ilk su birikintisinin içine ''şapırtt'' diye girmem (hemde yeni aldığım ayakkabılar!)(hemde beyaz!) güne hoş başlamadığımın ufak bir işaretiydi zaten .Koştura koştura gittiğim otobüsün 522st yerine Ümraniye'ye giden başka bir otobüs olduğunu bizim 522'nin 2 dakika önce kalktığı gerçeğini öğrendiğimde yeni ayakkabılar ve pantalonumun çamur içinde kalmış olduğu gerçeğiyle yüz yüzeydim .Çantalar nerdeyse benden daha ağır oldukları için yeni gelecek otobüsü beklerken oturmak gibi bir yanlış yaptım !Yanlış diyorum da niye ?Meğerse oturduğum yer daha yeni temizlenmiş ve ıslakmış ! Ne bileyim ben kardeşim oturmadan önce söylesenize şunu bana .Kalktığımda en sevdiğim montumun tam ''toto'' diye tabir ettiğimiz yerin ıslaklığını görmemle hayatın benle geçtiği dalgaya bir yenisini daha eklediğini gördüm .
Daha fazla eziyet çekmeden otobüs uzaktan göründü ve benim durduğum durakta değilde bir yandaki durakta durdu .Bunda ne var yürürsün diyebilirsiniz ama otobüsün önü birden 10 çocuklu, 3 eşli bir amca(!) tarafından kaplanmıştı zaten .Neyse peşlerinden zar zor binip parayı verdim ve güzel bir cam kenarı seçip oturdum .Her şey güzel oturdum son durağa kadar müzik dinler giderim derken kulaklıklarımı evde bıraktığımı anladım ! Bi yandan acaba çantanın dibinde midir diye bir umut kulaklığımı ararken bir yandan da otobüsün ön kısmından gelen seslere kulak verdim .
''-Nerede ineceksiniz?''
''-Son durağğk''
''-Çift bilet o zaman.''
''-Ne diyosun sen bee!4 çocuk bi de beğn nası verecek o kadan parayı yok tek bilet şeyi al otur daha ne istiyorsun!''
''-Çocuklar küçük ücretsiz olur''
''-Hah tamam gardeşim.''
Allah dedim çattık gidene kadar bu çocuklar ve annesi (!)(evet bir bayandı caz caz bağıran) yol boyunca eziyetin ta kendisi olacaklar .Umarım benden uzağa otururlar demek üzereyken kadın elindeki çantayı ayaklarıma doğru ittirdi ve 4 çocuğuyla(ki bence biri hariç diğerleri 3üzdü.)
''-Ha şu çanta senin orada dursun çocukta ortaya otursun küçük bu !''
''-Peki.''
Tamam bir tanesi ortamızda oturuyor bir tanesi annesinin kucağında diğeri ayakta durma isteği içinde ya diğeri?! Annesi kucağındaki çocuğu üstüme fırlatarak(!) (ki evet fırlattı çocuk kafayı cama vurdu zaten!) diğer geriye kalan tek çocuğunu kendi kucağına aldı .Bana da dönüp ''-Ha bu çantaylan çocuk sende dursun ben bunlara göz kulak olayım küçük bu bir şey olmaz!'' Bu arada benim çantayla laptop çantasına noldu diye merak ediyorsunuz değil mi?Onlar da benim kucağımdaydı ve o velet şu an yazı yazmakta olduğum laptopumun üzerine oturdu ! İlk çatırt sesini duyunca bir şey oldu sanmıştım ama neyseki sağlam kalmış .

Yeni aldığım ayakkabılar ve pantalonum çamur içinde kalmış, en sevdiğim montumun arka kısmı ıslanmış,kulaklıklarım evde,ortamızda bir çocuk ve üstümde yaklaşık 3-4 yaşında olduğunu düşündüğüm bir velet !Evet daha ne olacak başka dediğinizi duyuyorum, oldu ! O çocuk görünümlü canavar yol boyunca kucağımda kımıldanıp camdan gördüğü her şeye o ne bu ne diyip durdu ve ben annesinin zoruyla her şeyi ayrıntılarıyla açıkladım .
''- O neeeğğğ''
''-Araba''
''-Napıyolaaa onlaaa''
''-Binip gidiyorlar''
''-HEEEEEE''
''-E PEKİ BU NEE ?
...
Yolculuğumuzun 2 saat sürdüğünü göz önünde bulundurusam 2 saatim böyle geçti son durağa geldiğimizde ölmek üzere olduğumu falan düşünüyordum ta ki otobüsten inip soğuk havanın şöyle bir suratıma çarpmasıyla kendime gelene kadar .
Neyse ki şimdi evdeyim, burda da bir kaç sakarlık yaptığım doğru bugünü de ölmeden geçirdiğime göre sanırım şansımı zorlamadan yatma zamanı .

29 Ocak 2011 Cumartesi

Biraz dinleti zamanı

Hep Söylerim ..

Eskiden sokak aralarında boş, pis ve her sabah uyandıklarında çocukların oyun oynayacağı arsalar vardı .Güneş üstlerine doğunca bir oyun alanına döner, hava karardığında gitmeye korkulan, kötü diye tabir edilen insanların ateş yakıp oturduğu yere dönüşürdü .Hava kararmaya başladığında annelerin sesi göğün yükseklerine çocuklarını içeri almak için çıkar, güneşin kayboluşuyla sokak eski yalnızlığına geri dönerdi .
Bense kendim dönmek zorunda olduğumu bilirdim, arsanın yanındaki o küçük eve .Annemin içinde boğuştuğu yalnızlıktan kurtulup beni düşünmeye vakti yoktu çünkü .Annem yoktu benim, varlığını görüntü olarak gördüğüm ama hissedemediğim .

Çoğu akşam geç kalır, karanlık çöktüğünde arsanın yeni sahiplerinin, saklanan o insanların dünyasına konuk olmak isterdim .Farklı dünyaları vardı hepsinin ve yüzünde saklayamadıkları hüzünleri ..Hepsi yalnızdı aslında. Herkes gibi bir anne ve babadan olmalarına rağmen hepsinin bir terkedilme hikayeleri vardı .Çoğu adını bile hatırlamıyordu .Nereden, nasıl geldikleri hakkında diyebilecekleri tek şey kendilerini bildikleri günden beri sokakta kalıp yalnız olduklarıydı .
Zaman geçtikçe onların korkulacak, kaçılacak insanlar değil sevgiye muhtaç insanlar olduğunu gördüm .İnsanın sevgisiz doğup ve bu şekilde yaşaması gerçeğinin onları kendi içlerine çekip yalnızlaştırdığını ..

İstenilen bir avuç sevgiyken onları kenara itmek gelen bir düzen kuralıydı belki de .Onlar kötüydü,yalnızdı ve sevgiyi bilmezdi düşünceleri .Hep böyle değil mi hayat ?Ön yargılarla yaşayıp verebileceğimiz tek sonsuz şey olan sevgimizi kendimize saklayarak ..Şimdi yapılması gereken tek şey var, aslında bir kez yaşanıldığını unutmadan gerçek sevgiyi hakedenlere vermek .Daha yaşanılası bir dünya için en azından ..

28 Ocak 2011 Cuma

Hepsi Benim

İlk önce bunu sabahın 4ünde sağlam kafayla yazdığımı belirtiyorum .Evet öncesinde buralar dutluklen benimdi .İçtiğim günlerden birinde hepsini satıvermişim .Ne internet kaldı ne başka bir şey şimdi sefillik günleri olarak nitelendirilen öğrencilik zamanlarını yaşıyorum .

Saraylı köklü bir aileden gelmemiş olmama rağmen evet evet İstanbul'un hepsi benim ayrıca da pilotluk yaparım uçak kullanmadan güzel uçarım Yeni Rakı katkılarıyla .Bu ilk yazıda beni sevin, tanıyın, benimseyin diye olsun istedim .Bunları yazarken bir yandan korku filmi izliyorum siz düşünün ruh halimi .Kendi halinde uslu ve hanım diye tabir edilen kızların başında geliyorum .Parmakla gösterilen hani şu annelerin sen niye öyle olamadın denilen .Tabi ilkokul zamanlarım bunlar lisede arkadaş olma onunla denilen tipe büründüm .Lise bitti şimdi uslu, hanım kız geri  döndü .Derken üniversitede edebiyat okuma aşamasına gelecek kadar da severim kitapları .Kitapların arasında kaybolup kendi masal kahramanlarımı yaratırım .Çizgi filmler, animasyon filmler, şekerler, balonlar hepsi hepsi benim .

Derken büyüyüp eşek kadar olunca anladım ki hiçbir şey benim değil ben kendimi kandırıyorum hayallerim çok yıkılsa bile yeniden inşa ediyorum .
Şimdi böyle açılış benimle ilgili olsun istedim sonra size hep cici şeyler yazarım sanmayın, dedikodu yaparız ben size çekiştiririm siz dinlersiniz sonra ben size ağlak şeyler yazabilirim o zaman beni affedin .Hepinizi çok sevicem siz de beni sevin .