29 Nisan 2011 Cuma

Ve Sonunda Beklenen Düğün


Günlerdir hatta aylardır konuşulan düğün tarihi bugündü.Prens William ve Kate Middleton .

Hangimiz istemezdik ki prenses olmayı zaten .Küçükken bize okunan masallardaki prenseslere hangimiz imrenmedik?O büyülü sandığımız dünyayı hangimiz istemedik?

Düğünü bugün dünyanın yarısı izledi.Youtube'dan, gösterilen kanallardan canlı olarak takip etti.
E ben de baktım tabi.650 milyon paund harcanan düğün nasıl oluyormuş diye.Harcanan paraya değdi mi bilinmez ama birbirni seven bir çiftin mutluluğu görülesiydi.E bir de yeni bir prenses var tabi.

Düşünsenize soylu bir aileden de gelmiyorsunuz ve bugün bütün dünya sizi ''prenses'' olarak kabul ediyor.
Bana kalırsa tek kelimeyle kusursuz görünüyor, yeni prenses.





Ben çok beğendim.Çok kibar, çok güzel, çok asil .




Prens, bu kıyafeti giyme zorunluluğu olduğunu göz önünde bulundursam bile ben beğenmiyorum yani.Lisede bandonun başında duran öğrenci gibi duruyor.(Laf aramızda kardeşini daha çok beğenirim zaten) :)



Tek görünen birbirlerine çok yakıştıkları :)



Bir de Beckham çiftini merak ediyordum.Merakımı da böylece gidermiş oldu fotoğrafı çekenler ..

Ehh onlar düğünü yaptı, biz konuştuk .Sonlandırma zamanı artık.

27 Nisan 2011 Çarşamba

Boykot Ediyoruz, Almıyoruz !

Sevgili(!) güzide kozmetik firmalarımız; iyi halt ettiniz de yasakladınız internetten siparişlerimizi.Strawberry'i çok severek kullanıyordum sayenizde iyi oldu alamıyorum artık !


Ha ne sanıyorsunuz ben bilmiyorum.Yasakladınız diye anında koşup sizden alışveriş yapacağımızı mı?
Pardon ama en berbat ürünlerinizi bile 10-15 katı fiyatına sattığınızı, kendini bilmiş satıcılarınızın hiçbir şeyden habersiz olduğunu bilmediğimizi mi sanıyorsunuz? Bir ürün soruyorum, nasıl bir şey o diye bana soruluyor.
En basidi Sevil, mat ojeyi 9 liraya satıyorsunuz da Clarie's deki mat ojelerin çok daha ucuz ve kaliteli olduğunu biliyorsunuzdur ama havanızdan geçilmiyor.


İnatsa inat kullanmıyorum, kullanmayacağım! Eskiden de sevmezdim şimdi nefret ediyorum .Siz en kötü şeyi yaptınız çoğu bayanın nefretini kazandınız.Üzgünüz ama kaybeden siz olacaksınız.


Sevil ve Tekin Acar kozmetik kullanmadığınız, kullandırtmadığınız güzel günlere ..

Bir Film Bağımlısının günlüğünden Seçmeler: No Strings Attached


Evet en iyisi bu aralar üst üste size filmlerle ilgili postlar atmak .Çünkü eskisinden de fazla olarak günde 3 tane film izlemeye başladım.
Havalar bir türlü istediğimiz gibi olamıyor.İnce giyinsek üşüyoruz, kalın giyinsek ''pofff çok sıcak olduu'' diye sesler yükseliyor.Ben de havaların gazabına uğrayıp hasta olduğum için bu haldeyim zaten.Eve kapandım ve cipslerim, abur cuburlarım, dvd'imle günler geçirmeye başladım.
Çoğu kişinin ''voooov çok fazla film var burada'' diyeceği büyüklükte film arşivim vardır .İçinde zombili ve uzaylı barındırmadığı sürece korku,gerilim,macera,aksiyon,romantik komedi,dram ve komedi filmleri benim sıralamam oluyor. 
Birazdan bahsedeceğim filmi de dün izlemiş bulunmaktayım.

No Strings Attached.
Yönetmeni,Ivan Reitman .Başrol oyuncularımız Emma rolünde Natalie Portman ve Adam rolünde Ashton Kutcher.2011 yapımı bir film.18 Mart'ta Türkiye'de vizyona girmişti.

Filmimiz bundan 15 yıl önce bir kampta başlıyor.Daha çocuk olan Emma ve Adam'ın hikayesi burada başlıyor yani.Daha sonra yılları atlaya atlaya günümüze geliyorlar.
Uzun zamadır karşılaşmamış Adam ve Emma artık büyümüş ve iş sahibi olmuşlardır.Emma zeki bir doktor, Adam'sa bir yönetmenin yanında sette asistan.
Uzun zaman sonra bir pazar yerinde karşılaştıklarında ise sadece merhabalaşıp,birbirlerinin telefon numaralarını alıp kendi yollarına gidiyorlar.

Asıl eğlencemiz bundan sonra başlıyor.Adam öğrendiği acı bir gerçek sonucunda (bunu siz izlerken öğreneceksiniz tabiki) yolları yine Emma'yla kesişecek.

Buradan sonra Emma'nın isteği doğrultusunda Adam'la ''fuckbuddy'' oluyorlar.Yani ''seks arkadaşı'' .Emma'nın nöbet çıkışları, istedikleri zamanlar bir msg ile buluşup,birlikte oluyorlar.Emma'nın bu isteği birlikte olmaktan yani gerçek bir ilişkiden korktuğu için olduğundan kurallara bağlı kalmaktan bahsediyor.1)Kavga etmek yok, 2)Aşık olmak yok .Bir taraf aşık olana kadar bu ilişkiye devam etmeyi planlıyorlar.
Tabiki işler öyle gitmiyor.Bundan sonrası bilindik romantik-komediye dönse de oyunculuklar çok iyi ve arada kahkaha atıp,gülümseyeceğiniz ve ağlama noktasına geleceğiniz (ki ben ağladım) bir sürü yer var.
Sonuda filmde oynayan bütün oyuncuların gelecekte nasıl yerlere geldiğiyle ilgili.

Kesinlikle iyi vakit geçireceksiniz ve izlenmeye değer.

Sizde beni izlemede kalın yeni filmlerle geliyorum.

15 Nisan 2011 Cuma

Alışveriş Zaa-maa-nı

Evet bu günlerde canımın sıkıntısı çok fazlaydı.Ne yapsam geçiremedim diyordum ki alışveriş yapmadığım aklıma geldi.

Daha doğrusu biraz dolaşmaya ihtiyacım vardı diye düşündüm .Şöööyle bir güzel Kapalıçarşı'yla başlayıp gidebildiğim kadar yere gittim birazcıkta alışveriş yaptım tabi duramadım.




Bir de süse püse meraklı teyzeme aldım bu alttaki kahve takımını.Bayıldı .Yapılan kahve de ayrıca güzeldi :)



Sonracığıma leopardan asla vazgeçemeyen ben kendimi yine leopara verdim tabi.



Stradivarius'tan aldığım kahverengi hırkayla da hoş bir ikili olacaklar.Bu havalara güven olmuyor en iyisi kat kat giyinmek ve duruma göre üstümüzdekileri çıkarmak veya eklemeler yapmak.


Meraklısına not, pazardan aldım bu iki çantayı ama bayıldım .Çok kullanışlı içindeki zincirini pek kullanacağımı sanmıyorum ama yorulursam diye içinde tutmakta fayda var.


Efenim leopar demişken kemerini almazsam olmaz. (evet evet bugün sadece leoparlı şeyler aldım.Gözüm döndü.)





Aksesuaaaar, aksesuaaaar ..Olmazsa olmazlarımız bunlar hepsini de seve seve toparladım aldım :)


Bu şalı çok sevdim, Taksim'de girdiğim pasajların birinde tek başına köşede duruyordu .''BENİİ ALLLL'' diyordu hem de .Ben de gittim aldım tabi.




Mat oje almakla ilgili çok düşüncelerim vardı, alsam mı almasam mı,nasıl durur diye ama 2 tanesini alarak denedim bugün .Çok beğendim ve en kısa zamanda diğerlerinden de almalıyım.

Neyse ben gideyim cicilerimi yerleştirmeye ..

Sağlıklı ve mutlu kalınn ...

11 Nisan 2011 Pazartesi

Büyülü Kent

İstanbul ..
İyisiyle, kötüsüyle,kalabalığıyla belki de.İçinde barındırdığı milyonlarca hayal kırıklığı, mutlulukları, üzüntüleri var.
Şimdi bile şöyle bir gözlerinizi kapatın ve düşünün;kaç kişi biri onu incittiği için ağlıyor?, kaç kişi aldığı mutlu haberlerle gülümsüyor?, kaç tane çocuk ağlayarak gözlerini açıyor acaba dünyaya? ..Böyle uzuyor bu sorular.

Mutluluk tamam da üzüntüleri, İstanbul'dan biliyoruz çoğu zaman.Bu şehirin acıyı arttırdığını ama kimbilir kaçımız gözyaşlarımızı, sadece bir bank üzerinde denize bakarak döktük..Haykırmak istediğimiz onca şeyi kendi içimizde tuttuk.Şehir mi insanları değiştiriyor yoksa insanlar mı şehri? Bir şehir nasıl değiştirebilir insanı? Büyüsüyle ..
İstanbul'un kendine has o büyüsü.Trafiği, kalabalığı bir yana bırakın da deniz kenarında,denizin üstünde dans eden ışıklara bakarak salaş bir balıkçıda yenilen bir yemek.Size bunu en iyi İstanbul tattırır.

İstanbul'a gelen herkesin ilk uğrayacağı yer;Beyoğlu. O arka sokaklardaki huzuru hissetmeye çalışın, eski İstanbul'un tarihine dokunun.Uzun yıllardır aynı yerini koruyan dükkanlara uğrayın,kitapçıları dolaşın geçmişin size yakınlaştığını göreceksiniz.
Eminönü'yü keşfe çıkın.Tarihi bir balıkçıda karnınızı doyurun, o eski türk kahvelerinin tadını bulabileceğiniz yerlere uğrayın.Denize karşı kahvenizi yudumlarken zaman, her seferinden farklı olarak hızlı geçecek.Çarşılar ..Hâlâ balıkçıların önünde satılan lokmalar, turşu suları ..Geçmişe bir adım daha yaklaşacaksınız .






Siz siz olun, İstanbul'u hiçbir şey için suçlamayın .İyisiyle, kötüsüyle hayatı siz yaşıyorsunuz ve İstanbul'daysanız,kıymetini bilin.

Zaten yaşayanlar bilir.Ne kadar sevmiyorum deseniz de ne kadar gitmek isteyip gitmeye çalışsanız da; gittiğiniz yerde hatıralarınızın olduğu şehire, sizi büyülemiş yere geri dönersiniz .İstanbul, tüm güzelliğini ortaya sererek sizi kendine aşık eder.

1 Nisan 2011 Cuma

Topuksuz Topuklu

Başlık zaten bir garip .İçerik ondan da saçma .


Okuyan herkes biliyor sanırım ayakkabı zaafımı .Topuklu, babet, düz, spor ...Hepsi hepsi benim olsun diyordum kii şu aşağıdakileri gözümle görene kadar .




Abartıya tamam ama bu kadarının bana fazla olduğunu düşünüyorum .


Tabiki ilk kimlerde görebiliriz bu ayakkabıları ; 1.Victoria Beckham .2.Lady Gaga .




Görüntü bu yani .
Bana kalırsa pek hoş değil .Hatta hiç hoş değil ama siz ne düşünüyorsunuz merak ediyorum ??