11 Nisan 2011 Pazartesi

Büyülü Kent

İstanbul ..
İyisiyle, kötüsüyle,kalabalığıyla belki de.İçinde barındırdığı milyonlarca hayal kırıklığı, mutlulukları, üzüntüleri var.
Şimdi bile şöyle bir gözlerinizi kapatın ve düşünün;kaç kişi biri onu incittiği için ağlıyor?, kaç kişi aldığı mutlu haberlerle gülümsüyor?, kaç tane çocuk ağlayarak gözlerini açıyor acaba dünyaya? ..Böyle uzuyor bu sorular.

Mutluluk tamam da üzüntüleri, İstanbul'dan biliyoruz çoğu zaman.Bu şehirin acıyı arttırdığını ama kimbilir kaçımız gözyaşlarımızı, sadece bir bank üzerinde denize bakarak döktük..Haykırmak istediğimiz onca şeyi kendi içimizde tuttuk.Şehir mi insanları değiştiriyor yoksa insanlar mı şehri? Bir şehir nasıl değiştirebilir insanı? Büyüsüyle ..
İstanbul'un kendine has o büyüsü.Trafiği, kalabalığı bir yana bırakın da deniz kenarında,denizin üstünde dans eden ışıklara bakarak salaş bir balıkçıda yenilen bir yemek.Size bunu en iyi İstanbul tattırır.

İstanbul'a gelen herkesin ilk uğrayacağı yer;Beyoğlu. O arka sokaklardaki huzuru hissetmeye çalışın, eski İstanbul'un tarihine dokunun.Uzun yıllardır aynı yerini koruyan dükkanlara uğrayın,kitapçıları dolaşın geçmişin size yakınlaştığını göreceksiniz.
Eminönü'yü keşfe çıkın.Tarihi bir balıkçıda karnınızı doyurun, o eski türk kahvelerinin tadını bulabileceğiniz yerlere uğrayın.Denize karşı kahvenizi yudumlarken zaman, her seferinden farklı olarak hızlı geçecek.Çarşılar ..Hâlâ balıkçıların önünde satılan lokmalar, turşu suları ..Geçmişe bir adım daha yaklaşacaksınız .






Siz siz olun, İstanbul'u hiçbir şey için suçlamayın .İyisiyle, kötüsüyle hayatı siz yaşıyorsunuz ve İstanbul'daysanız,kıymetini bilin.

Zaten yaşayanlar bilir.Ne kadar sevmiyorum deseniz de ne kadar gitmek isteyip gitmeye çalışsanız da; gittiğiniz yerde hatıralarınızın olduğu şehire, sizi büyülemiş yere geri dönersiniz .İstanbul, tüm güzelliğini ortaya sererek sizi kendine aşık eder.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder